Gelir dağılımında aynı yerdeyiz

22.09.2016 08:51

Türkiye İstatistik Kurumu her yıl hane halkının kullanılabilir gelirini, hane halkının kullanılabilir gelirine göre de ülke genelinde gelir dağılımını belirliyor. Açıklıyor.

Hanelerdeki her bir ferdin elde ettiği kişisel yıllık kullanılabilir gelirlerin toplamından vergiler ve diğer ödemeler düşülerek hane halkının kullanılabilir geliri hesaplanıyor.

Toplam nüfus en fakirinden en varlıklısına kadar dizildikten sonra, aşağıdan yukarıya yüzde 1’lik, yüzde 5’lik, yüzde 10’luk ve yüzde 20’lik dilimlere ayrılıyor. Böylece, ülke genelinde kullanılabilir gelire göre gelir dağılımı hesaplanıyor.
2015 yılında en yüksek gelire sahip nüfus dilimindekilerin toplam gelirden aldıkları pay artarken, en alttaki fakir nüfusun geliri azaldı.

DÜZELME YOK

En fakir yüzde 20’lik nüfus dilimi toplam gelirin yüzde 6.1’ini alırken, en zengin yüzde 20’lik nüfus dilimi toplam harcanabilir gelirin yüzde 46.5’ine sahip.

En zengin yüzde 20’lik nüfusun ortalama geliri en fakirlerin ortalama gelirinden 2014 yılında 7.4 kat daha fazla iken, 2015 yılında fark 7.6 kata yükseldi. Bunlar 2014 yılından 2015 yılına gelir dağılımında bozulmayı işaret ediyor.

Hane halkının (hanede yaşayanların) yıllık kullanılabilir fert geliri 16.515 TL. Demek ki halkımızın ortalama aylık kullanılabilir geliri 1.376 TL. Fakat unutmayalım, bu Türkiye ortalaması bir gelir rakamı.

Nüfusun en fakir yüzde 5’lik diliminde yıllık kullanılabilir gelir 2.999 TL olarak belirlendi.

Türkiye’de fertlerin (eşdeğer hane halkının) ana gelir kaynağı maaş ve ücret. Toplam gelirin yüzde 49.7’si maaş ve ücretten geliyor. Sosyal transferlerin toplam gelirdeki payları yüzde 20 oranında.

Toplam gelirde tarım gelirlerinin payı yüzde 5 (azalıyor), tarım dışı gelirlerin payı yüzde 13.8 (artıyor).

Genelde rant geliri olarak adlandırılan gayrimenkul gelirlerinin toplamdaki payı yüzde 3.3, menkul kıymet gelirlerinin payı yüzde 2.8 oranında.
Açık anlatımıyla, halkımız için maaş, emekli ödemeleri ve sosyal yardımlar ana gelir kaynağı.

Kişi başına ortalama kullanılabilir gelirin yüzde 40, 50, 60 ve 70 altında geliri olanlar yoksul sayılıyor.

Fakirlik ölçüsü olarak genelde kabul edilen ölçü ise ortalama gelirin yüzde 50 altında geliri olanların sayıları.
Yüzde 50’lik ölçüye göre kişi başı yoksulluk sınırı 6.249 TL.

Ortalama geliri 6.248’den düşük olanların sayıları 11 milyon. Yüzde 50’ye göre yoksulluk oranı yüzde 15.0’ten yüzde 14.7’ye geriledi.
Ne var ki yoksul olanlar yoksulluktan zor kurtuluyor. Dört yıl ve daha fazla yoksulluktan kurtulamayanlar toplam nüfusun yüzde 15.1’i iken, 2015 yılında yüzde 15.8’e yükseldi.

BİRAZ İLERİ, BİRAZ GERİ

Yaşam için zorunlu 9 tür harcamanın en az 4’ünü karşılayamayanlar “maddi yoksul” olarak adlandırılıyor. Maddi yoksullar 2014 yılında toplam nüfusun yüzde 29.4’ü iken, 2015 yılında bu oran yüzde 30.3’e yükseldi.

Toplam nüfusun yüzde 67.9’unun taksit ödemesi veya borcu var.
Nüfusun yüzde 60.4’ü ev sahibi. Yüzde 23.3’ü kira ödüyor.

Nüfusun yüzde 25’ine borç ve taksit ödemeleri çok yük getiriyor.

İki günde bir et, balık, tavuk içeren yemek yiyenlerin oranı 2014 yılında yüzde 68.4 iken, 2015 yılında yüzde 64.3’e geriledi.
Genel olarak acaba gelir dağılımımız iyiye gidiyor mu?
Gelirden en düşük pay alan yüzde 5 nüfusun payı 2006 yılında yüzde 0.7 idi, 2015’te yüzde 0.9 oldu.
En yüksek pay alan yüzde 5 nüfusun payı 2006’da yüzde 3.5’ti, 2015’te yüzde 3.6 oldu. Görülüyor ki 9 yılda gelir dağılımında önemli bir değişim gerçekleşmemiş. Biraz ileri, biraz geri. Aynı durumdayız.