Yunanistan’ın abileri var ama...

28.10.2014 10:30

Avrupa Merkez Bankası, Avrupa Birliği Komisyonu ve IMF (Troyka) bir araya gelip, ekonomi tarihinin en büyük kurtarma operasyonuna imza attılar. Yunanistan’ın 2009’da % 16 olan bütçe açığı bu yıl % 2’ye düştü. 30 yıldan fazla bir süreden beri açık veren Cari İşlemler Hesabı da bu yıl pozitife geçmiş durumda. 4 yıldan beri Yunanistan’a kapalı olan, uluslararası borçlanma penceresi bu yıl aralandı ve Yunan Hazinesi’ne 4 milyar dolar borç verildi. Bu para, Türkiye’nin alabileceğinden daha iyi şartlarla temin edildi. Bunda, ağustos ayında Moody’s’in ülkenin notunu 2 basamak birden yükseltmesi de etkili oldu. Avrupa Merkez Bankası da Yunan bonolarının teminat koşullarını iyileştireceği yönünde sinyaller veriyor.

Öte yandan, Yunanistan’da Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşıyor. Kurtarma paketinden erken kurtulup, halkın eski şatafatına kavuşturulması yönünde yapılan seçim propagandası, Avrupa ülkelerini endişeye sevk etti. Orta sınıfa getirilen ağır vergi yükü, memur ve emekli maaşlarında yapılan kesintiler, sağlık yardımlarının azaltılması ve özelleştirmelerin hızlandırılması gibi tedbirler bütçe açıklarının kapatılmasına yarasa da Yunan ekonomisinin diğer ülkelerle rekabet edebilecek bir seviyeye getirilmesini sağlayamıyor.

Üretmeden tüketmek...
Yunanistan, Avrupa Birliği’ne girdiğinden beri, üretmeden tüketti; başkalarının tasarruflarını kullandı. Biz de uzun süredir bu durumdayız. Ancak, farklı bir durum var. Yunan ekonomisi batınca, Troyka, Yunanistan’ın 90 milyar dolar civarındaki dış borcunu bir kalemde silip, üzerine bir o kadar da borç verdi. İşte bunu bize yapacak kimse yok. O yüzden, bizim cari açık problemimiz önem taşıyor.

Yunan oligarşisi
Sayıları birkaç yüzü aşmayan Yunanlı zengin işadamları politikacıları yönlendirebiliyor, medyayı kontrol ediyor, statükoyu koruma mücadelesi veriyor. Devlet bütçesinde düzelmeler yaşansa da işsizliğin % 27, genç nüfus işsizliğinin % 51 olduğu bir ülkeden bahsediyoruz. Devlet sektöründe, torpille işe alınma ve yükseltilme gelenek halinde. Yunan bankalarının kendi kardeş şirketlerine rahatça kredi vermesi uygulaması da Troyka tedbirleri sonrası ancak önlenebildi. Troyka tedbirleri öncesi, ilaç şirketleri doktorların yazdıkları reçete ilaç ücretlerinin % 6.5’ini “doktor emekli fonu”na aktarıyordu.

Radikal gruplar öne çıkabilir
Ülkedeki ekonomik sıkıntıların bir türlü rayına oturtulamaması, bankacılık sisteminin gerekli düzenlemelere kavuşturulamaması, politik sistemin ve parlamento seçimlerinin hâlâ medya, önde gelen işadamları ve hakim grupların tercihlerine açık olması Yunanistan demokrasisini radikal gruplara açık hale getiriyor. Radikal gruplar arasında, yabancı göçünü (özellikle Türkleri) istemeyen, Avrupa Birliği’ne karşı olan, bankaları millileştirmek isteyen, NATO’dan çıkmayı savunan gruplar var. Yine de “radikal dincilik” tehlikesi yok.
Hiçbir ülke bedel ödemeden ekonomisini rayına sokamaz. Troyka’nın aldığı tedbirler ülkeyi batıp, yok olmaktan kurtardı ama Yunanistan hâlâ bataklıkta.