Ev gibisi yok

24.11.2015 09:35

Emlak birçok ülkedeki en favori iktisadi meşgaledir. Finansal yaşamın başka hiçbir yüzü insanların hayal dünyasını bu kadar meşgul etmez. Ekonomik açıdan ne kadar cahil olursa olsun, her yetişkinin bu piyasanın geleceğiyle ilgili bir fikri vardır. Çocuklara, kendi paralarını kazanmalarına daha çok varken, nasıl mülk sahibi olabilecekleri öğretilir. Öğrenmek için de bir emlak oyunu oynanır.

Bugün Monopol olarak bildiğimiz oyun, ilk olarak 1903’te, radikal iktisatçı Henry George’un müridi olan Amerikalı Elizabeth Phillips tarafından akıl edilmiştir. Oyunun asıl amacı, küçük bir mal sahibi grubunun, kiracılardan topladığı kiralarla kâr elde etmesinin, sosyal sistemde yarattığı adaletsizliği göstermekti. Oyunu ilk uyarlayanlar, prototipi derslerinde kullanacakları şekilde değiştirmiş olan bir iki öğretim görevlisini (Wharton’dan Scott Nearing ve Columbia’dan Guy Tugwell’i) işe dahil ettiler. Atlantic City’nin sokakları üzerine kurulmuş bir versiyonun ticari potansiyelini fark eden ise, Charles Darrow isimli, işsiz bir tesisat mühendisi oldu. Darrow oyunu, her karenin üzerinde parlak renkli bir şerit yer alacak ve oyuncuların bu karelerin üzerine elle yontulmuş küçük evler, oteller dikebileceği şekilde yeniden tasarladı. Darrow, Philadelphia’daki John Wanamaker mağazasını ve oyuncak perakendecisi F.A.O. Schawartz’ı 1934 Noel sezonu için oyununu almaya ikna edecek azme de sahipti. 1935’te, kutu oyunu firması Parker Brothers, Darrow’un işini satın aldı.

Oyun olağanüstü başarı yakaladı. 1935 sonuna kadar iki yüz elli bin oyun satılmıştı. Takip eden dört yıl içinde Britanya, Fransa, Almanya, İtalya ve Avusturya versiyonları ortaya çıktı. İkinci Dünya Savaşı sırasında, İngiliz gizli servisi, kaçış setlerini Kızıl Haç’ın dağıttığı Monopol kutularının içine koyup, Alman kamplarındaki İngiliz savaş esirlerine ulaştırıyordu.

Niall Ferguson’un “Paranın Yükselişi” kitabına göre, gerçek hayatta işleri çıkmaza girmiş olanlar bile, Monopol oynarken koskoca bir caddeyi satın almayı hayal edebiliyordu. Oyunun bize söylediği, esas mucidinin niyetinin aksine, gayrimenkul sahibi olmanın akıllıca olduğu idi. Ne kadar fazla gayrimenkulün olursa, o kadar daha çok para kazanırsın.

Emlak karşılığı borç

Finans dünyasında, emlak sahibi olanlara borç para vermek kadar güvenli bir şey yoktur. Borçlarını ödeyemezlerse, mülklerine sahip olabilirsiniz. Onlar kaçar ama evleri kaçamaz. Arsa ve binalar, taşınmaz varlıklardır. Yeter ki emlak piyasanız yeterince gelişmiş ve alım-satım enstrümanlarıyla donatılmış olsun.

ABD’de, yeni bir iş kurmak için alınacak kredinin yegâne önemli kaynağı, girişimcinin evinin üzerine konulan ipotektir. Finansal kurumların, emlak satın almak isteyenlere borç verme konusunda daha az çekingen olmaları da normaldir. Amerika’daki ipotekli kredilerin toplamı 1959’dan bu yana yetmiş beş kat artmıştır. 2006 yılı sonunda, ipotekli kredi ödemesi yapanların toplam borcu Birleşik Devletler GSYİH’sinin % 99’una ulaşmıştır, bu oran elli sene önce % 38 idi. ABD’de, GSYİH’nin 2005 yılının ilk yarısında kaydettiği büyümenin yarısı konut sektörüyle ilişkiliydi.

2008’deki kriz öncesinde, yeni ev arzı, ivme kazanan taleple başa çıkamıyor görünüyordu. Bu kriz sırasında, kredilerin ödenmesi zorlaşıp, bankaların ipotek aldıkları gayrimenkulü satmaları zorlaşınca, ABD emlak sektörü bir duraklama yaşadı ise de son iki yıldır emlak fiyatları yeniden tırmanışa geçti.